Küçük, kapalı odaların ve alçak tavanların sınırları modern iç mimari sınırlarını zorlayarak yaratıcılığın önünü açıyor. Bugünkü yazımızda tanıtacağımız ev projesinde Jane Thompson Architect'in mimarları, Kanada’nın başkenti Ottawa'da yer alan eski bir evin iç mekanını yeniledi. Proje kapsamında orta sınıf düzeninde yaygın olan alan ve boyut sınırlamaları içinde odaları yeniden tasarladılar. Bazı ev tadilatları, gece ve gündüz farklılıkları sunan çarpıcı rekonstrüksiyonlardır. Buna karşılık homify 360, yenileme projelerini tanıtarak birçok ev sahibinin eski bir evin iç mekanını güncelleyerek ulaşabileceği sınırlar hakkında fikir edinmenizi amaçlıyor. Sonuç ise modern ve etkileyici ancak evin geleneksel karakteri harika bir şekilde korunmuş.
Yenileme projesi iç mekanı kapsamakla birlikte önce evin dış cehpesine göz atıyoruz. Dışarıdan bakıldığında oldukça dar bir alana sahip iki katlı ev aslında L Biçiminde geriye doğru uzanıyor. Evin mimarisi Kanada’nın geleneksel kır evlerine uygun görünüyor. Üçgen çatısı ve ahşap kaplama genel olarak country tarzını içeren özellikler. Dış cephenin koyu bir rengi var. Üst katta yer alan pencere basamağı andıran tasarımıyla ilgi çekici. Bahçe içinde yer alan ev ağaçlar ve bitkilerle huzur verici bir ambiyansa sahip.
Bu alan, modern ve geleneksel unsurları harmanlayarak güzel bir iş çıkarıyor. Mutfak, ağırlıklı olarak beyaz renkli ve bu haliyle temiz, aydınlık bir etki sağlıyor. Lavabo dışa bakan bir pencerenin altında geleneksel bir konuma sahip. Aynı zamanda pencere önünde yer almasından ötürü bolca ışık alıyor. Tezgah ve dolaplar tamamen beyaz. Lavabo hizasında nötr tonları olan küçük kare bir halı yerleştirilmiş. Böylece musluktan fışkıran su damlaları zemini ıslatmıyor. Mutfak, yemek alanıyla iç içe. Yemek alanı, koyu renkli ahşap sandalyeler ve tahta masa tasarımı ile daha geleneksel bir görüntü oluşturuyor. Özellikle sandalyeler tipik country tarzı. Masayı tamamlayan beyaz lamba ise oldukça çağdaş.
Geniş iç mekanda mutfak ünitesinin pencere hizasında yer aldığını söylemiştik. Orta kısımda ise ada mutfak yer alıyor. Adayı ilginç kılan ise üç parçadan oluşması. Beyaz ahşap renkli tezgahın ortada bulunanı daha büyük ve daha yüksek. Her iki yanda yer alan parçalar ise daha küçük. Bunun dışında mekanı çevreleyen duvarların da yine farklı bölümlerden oluştuğunu görüyoruz. Duvarların bir kısmında ahşap kaplama var. diğer bölümler ise beyaz. Kapının yanında raflık biçiminde yüksek bir ayakkabılık tasarlanmış. Bu sayede yerden tasarruf edilmiş. En geriden dışa doğru açılan geniş pencere ve sedir mevcut. Bu pencere ile mekan doğal gün ışığından bolca faydalanıyor.
Ahşap zamansız ve geleneksel bir ev yapımı malzemedir. Bu çekmece modelinde ise yüzeyi olabildiğince pürüzsüz ve kesintisiz bir hale getirir. Çekmeyi açmak için bırakılan küçük boşluklar görünüm olarak mobilyaya hareket katıyor. Şekli itibariyle ilginç olan bir diğer tasarım ise sarı lambalar.
Banyo altın muslukların, armatürlerin, kulpların ve menteşelerin zarif bir şekilde eklenmesiyle benzer bir ahşap tonuyla temasını koruyor. Viktorya dönemi ev dekorasyonuna yapılan bu küçük dokunuş, modern minimalizmle süslü unsurları harmanlayarak eklektik bir karakter katıyor. Mimarlar, odanın her köşesine ışık girmesine izin vermek için parlak beyaz bir boya ve bol miktarda cam kullanmış.
Bu pürüzsüz yuvarlak küvet, altın musluğu ile belli bir Viktorya dönemi hissi verir ancak şık ve modern tasarım, tüp ayaklar veya metalik armatürlerin üzerindeki gravür gibi beklediğiniz çağdaş süslemelerden uzaktır. Konum olarak ise pencere altında oluşu küvet keyfini arttırır.
Bu yazıyı beğendiyseniz 'Lüks dekorasyonuyla göz kamaştıran 120 metrekarelik daire' başlığını okuyabilirsiniz.